Ülke Olarak Fatih Sultan Mehmet Han’ın Bedduasından Kurtulmuş Olduk. Emeği Geçenleri Tebrik Ediyoruz. İnşallah Ülkemiz ve İslam Alemi Olarak Yeni Futuhatlar Bizi Bekliyor.
Rü’yalarımız dahi neş’e ve ferahla dolu…
Düşmanlarımızın ise yüzleri daha ziyade karardı.
Nifaklarının hiçbir şey yapmadığını ve yapamayacağını artık biliyorlar.
Üstadımız, İstanbul’un şahsiyet devrinin yadigârı olan her şeye yeniden can verdiler.
Kardeşlerimizin gözünde, şehrin manzarası birdenbire değişti.
Ayasofya, Sarayburnu’na kadar uzandı.
Minarelerinde yine Ezan-ı Muhammedî (A.S.M.) okunuyor;
İçinde, hâfızlar yeniden Kur’an-ı Kerim tilavetine başladılar.
Fâtih, her gün türbesinden kalkarak, fethettiği şehrin büyük ve mübarek misafirine, “Hoş geldiniz!” diyor ve onu tebrik ediyor.
Yeni Câmi’in şerefesinden, Beyoğlu’nun en karanlık ve mülevves izbesine kadar nüfuz edecek ışık tufanını şimdiden görür gibi oluyoruz.
Hepsinin Ayasofya’nın, Fâtih’in, Sultan Ahmed’in, Eyyüb’ün ve Süleymaniye’nin ve bütün Müslüman İstanbul’un hicab perdelerini yüzlerinden atışı ve bize daha muhteşem ve daha samimî görünmeleri, bu büyük teşriften ve bu ulvî nurdan..
Üstadımız, artık bu şehrin güneşi. O giderse, ufkundaki güneş de onu takib edecek ve milyonluk şehir kararı verecek.
Tesellimiz, Fâtih şehrinin Risale-i Nur’la aydınlanacağı ve parlayacağı ümididir.
Tarihçe-i Hayat – 662