16 Nisan Referandumu; devletimizin bekası, vatanımızın muhafazası, memleketimizin dirayetli, muktedir, güvenilir devlet adamlarına tevdi edilmesi gibi ciddi zaruretler cihetiyle fevkalade ehemmiyetlidir.
Hazret-i Üstadımızın tarihçe-i hayatı şahittir ki; muazzez Üstadımız din ve mukaddesat, vatan ve memleket meselelerine kat’iyen duyarsız kalmamış, reyini, görüş ve düşüncelerini gayet açık bir biçimde beyan etmiş, efkar-ı ammeye duyurmuştur. Bizler, Meşveret Cemaati olarak, tebaiyyet sırrıyla aynı kanaat ve düşüncelerimizi şöyle hülasa ediyoruz:
1- Bu referandum basit bir siyasi tercih meselesi değil; Türkiye’nin bir varoluş meselesidir. Devletimizin sanki yeniden dirilişidir. Bu meseleye karşı asla lakayt kalınamaz.
2- İslam aleminde yaşanan dehşetli hadiseler açık bir şekilde gösteriyor ki, İslam dünyasının tek ümidi Türkiye’dir. İstikbalde ittihad-ı İslam’ın bayraktarlığını yapacak, izzet-i diniyeyi ve şehamet-i imaniyeyi gözlere gösterecek güç ve iktidar bu milletin fıtratında mevcuttur. Bu gücü kırmak, bu kuvveti dağıtmak için dehşetli senaryolar, dessas planlar sergilenmektedir. Bu ihanetlere karşı fevkalade müteyakkız olmak zorundayız.
3- Bu referandum, inşallah “Vesayet Rejimi”nin nefesini kısacak; kumpasları, dahildeki maşaları, hariçte üst akıl denilen şer güçlerini paramparça edecektir. Hem siyasi istikrara kuvvet verecek hem de ekonomik kalkınmanın daha ziyade inkişafına vesile olacaktır.
4- Bu referandum, milletimizin başına bela olan her türlü terör ve anarşi fitnesini biiznillah izale edecek, özellikle Güney Doğu Bölgemizin huzur ve sükununa hizmet edecektir.
5- Bir an mazi sahifesine ve geçmiş yılların elim bilançolarına, yaşanan sıkıntılarına nazar edelim: Bu memlekette malum tek parti döneminde Nur Talebelerine yapılan zulümler, hapisler, zindanlar, işkenceler, irtica yaygaraları… Başörtü üzerine koparılan fırtınalar… Bakın nerelerden nerelere geldik!..
Bugün artık din ve mukaddesata vurulan prangalar kırılmıştır. Bu cihetle de referandum, mühim bir dönüm noktasıdır. 16 Nisan’dan sonra İslami hizmetlerin daha ziyade önü açılacaktır, inşaallah.
6- Bediüzzaman Hazretleri şöyle buyurmaktadır: “Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hıffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halîm’e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.” Sünuhat ( 55 )
Evet, mizan bellidir. Terazinin iki gözü vardır, bir üçüncüsü yoktur. Evet bizler bu işin ciddiyetini müdrikiz. Bu görev ve sorumluluğun şuuru içindeyiz. Bu mananın tahakkuku için fert fert elimizden gelen bütün gayreti sergileyecek, “EVET” diyecek, devletin yanında olacak, milli ve manevi seferberliğimizi efkar-ı ammeye göstereceğiz.
7- İmam-ı Şafi (R.A.) ne güzel söylemiş ve ne kadar ibretli ve hikmetli bir esas belirlemiş, bir mihenk ortaya koymuştur: “Fitne zamanı düşman okunu takip edin. O sizi Hak ehline götürecektir.”
Bakın etrafınıza, dahil ve hariçteki bütün ihanet odakları, hıyanet şebekeleri, bütün anarşist ve teröristler, din ve ahlak düşmanları, “Avrupa zalim kafirleri”, “Asya münafıkları”, adi ve alçak yalanlarla, karanlık planlarla efkar-ı ammeyi bulandırmaya, vatandaşlarımızı “Hayır!” tuzağına düşürmek için gece gündüz hainane çalışmaktadırlar. Maalesef bazı safdilleri de yanıltmaktadırlar.
Bizler, düşman oklarının neyi hedef aldığını, kimleri vurduğunu gayet iyi biliyoruz.
Bizler, kendi öz vatandaşına kurşun sıkanları, terör ve anarşiye çanak tutanları, çapulcuları çok iyi tanıyoruz.
Bizler, bu seviyesizlerin kirli ve kanlı ayak oyunlarına asla alet olmayacağız.
8- “Duanın tesiri azimdir.” Bir dönüm noktasındayız. Hazret-i Üstadımızın beyan buyurduğu gibi dua külliyet kesbederse kabule karin olur. Bin yıldır din-i İslama hizmet eden bu kahraman milletin evlatlarını Cenab-ı Hak bin bir esmasıyla muhafaza etsin, memleketimizi, askerlerimizi, emniyet güçlerimizi korusun, devletimize zeval vermesin.
Elhasıl, akl-ı selimin, vicdan-ı umuminin ve kalb-i küllinin tercih ve yolu “EVET”tir. Çünkü “EVET” tercihi; milletimizin unutulmaz tarihi bir zaferi, Türkiye’nin yeniden dirilişi ve güveni, hepimizin topyekün tazelenen bir şevki ve yükselen bir değeri olacaktır, inşaallah.
Bu kararımız; vicdanımızın sesi, birlik ve dirliğimizin nefesidir.
Evet, bu nefes susmayacak, bu ses kısılmayacaktır.
Evet, vatan bizim, bayrak bizim, ezan bizim, mühür, imla ve imza bizimdir!“Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılabı içinde, en yüksek gür sada İslamın sadası olacaktır!”